Kilisemiz Hakkında
İnanç Bildirgemiz
Protestanlık Nedir
Üç Temel Öğreti
Kiliseye Üye Olmak
İncil Hakkında
Online Kutsal Kitap
Radyo Chat
Bize Ulaşın
ONLINE CHAT
VAAZLAR

KUTSAL KİTAP HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN GERÇEKLER

 

Bu kısa yaşam yolculuğumuzda, kendi kendimize sorduğumuz temel soruların yanıtını bulup, yaşamımızı daha anlamlı ve mutlu kılmak için her birimizin güvenilir ve sağlam bir kılavuza gereksinimi olduğu bir gerçektir.

 

Zamanımızda birçok insan kendine kılavuz olarak çeşitli felsefe, bilim, akılcılık, içsel ses, kişisel deneyimler, hümanizm, papa, papaz gibi dinsel veya dinsel olmayan sistemleri kabul etmiş olup, yaşamını bunlara göre yönlendirmeye çalışmaktadır.

 

Fakat bizler bugün biraz durup kendi kendimize sormamız gerekir; Acaba bunlar sağlam ve güvenilir kılavuzlar mıdır? Yaşam ve inançlarımızı gerçekten de bu ölçü veya kılavuzlara göre güvenle yönlendirebilir miyiz?

Hemen belirtelim ki, her ne kadar bu sistemlerde yararlı ve güzel şeyler varsa da, sürekli değişken olduklarından ne yazık ki, yaşamımıza ve kendi kendimize sorduğumuz temel sorulara yanıt vermekte yeterli ve güvenilir ölçü olamazlar.

 

 İnsanlık tarihimiz bunun açık bir kanıtı veya örneğidir. O halde bu kadar karışık sistem ve olgular içinden neyi ve kimi kendimize güvenilir bir kılavuz olarak seçmeliyiz?

 

Gerçeği yanılgıdan ayırt edebilmemize, yaşam ve inançlarımızı güvenilir bir şekilde belirlememize yardım eden sağlam bir ölçü veya kılavuz var mıdır?

 

Yanlış kılavuzları izlemenin yıkıcı sonuçlarını hepimiz çok iyi biliriz. Bilge peygamber Süleyman'ın vurguladığı gibi; "Yol vardır ki, insana doğru görünür, ama sonu ölüm yollarıdır." (Sül. Mes.14:12).

 

İsa Mesih de başka bir yerde "Kör köre kılavuzluk edebilir mi? Her ikisi de çukura düşmez mi?" der (Lu.6:39).

Daha önce belirtmiş olduğumuz gibi soru ve arayışlarımızın tek kalıcı yanıtı ve çözümü yalnızca Tanrı'da ve O'nun sözü olan Kutsal Kitap'tadır. Kutsal Kitap bizzat Yaratıcımız Tanrı'nın ilham edilmiş sözü olduğundan, yaşamımızı yönlendirmede, gerçeği yanlıştan ayırt etmede ve inançlarımızın belirlenmesinde bizlerin tek güvenilir ölçütü ve kılavuzu olmalıdır. Belki buna hemen şu karşılıkta bulunacaksın; "Yook, bu asla olamaz. Kutsal Kitap Hıristiyanlar tarafından bozulup, değiştirilmiştir. O gerçek İncil değildir. Ona güvenemeyiz! vs…".

Bu görüş zamanımızda oldukça yaygındır. Ama bizler aydın kişiler olarak biraz durmalı ve düşünmeliyiz: Bu iddiaların aslı var mıdır? İncil gerçekten değiştirilmiş, bozulmuş mudur? Buna herhangi bir objektif kanıt var mıdır?

KUTSAL KİTAP BOZULMUŞ OLABİLİR Mİ?

Yok arkadaşım, bu bir yalandır! Kutsal Kitap bozulmadı, bozulamaz da. Bu yalnızca bir varsayım olup, bu görüşü doğrulayacak hiçbir kanıt yoktur. Eğer bu düşünceyi savunanlara: bu bozulma, tahrif eyleminin ne zaman, nerede, kim tarafından ve ne maksatla yapıldığını sorarsanız açık bir şekilde göreceksiniz ki, bunlara tutarlı ve sağlam bir yanıt verilememektedir ve ileri sürülen tezlerin hiçbiri de tarihsel gerçeklerin ışığı altında tutunamamaktadır.

 

Fakat bu tezin tam tersine, Kutsal Kitap'ın hiçbir zaman değiştirilmediğini gösteren bir sürü tarihsel, mantıksal ve dinsel kanıtlar bulunmaktadır.

Önce mantıksal kanıt olarak kabul etmeliyiz ki, böyle bir bozma, tahrif eylemi olanaksızdır. Düşünün bir kere, Hıristiyanlık inancı ve İncil'in sayısız el yazmaları her tarafa ulaşıp, yayılmasından ve hatta ezbere öğrenilmesinden sonra, nasıl olabilir de ortaya çıkan bir kaç kalpazan, her tarafa yayılmış bütün bu nüshaları en sonuncusuna dek toplayabilir ve ardından da sahte bir İncil yazıp, "işte gerçek kitap budur" diyebilir?! Bu hem mantıksız hem de olanaksız bir şeydir! Böyle bir şey, bırakın birkaç kalpazanı, hükümetler tarafından tertiplense bile başarılamaz.

 

Örneğin M.S. 303 yılında Roma imparatoru Dioclétien de ülkesindeki Kutsal Kitap’ların tümünün yakılıp, yok edilmesini buyurmuş ve birkaç yıl sonra da bütün İncilleri yok ettim diye kendi kendine övgüler yağdırmıştır. Fakat ilginç olan şey bundan birkaç yıl sonra Roma imparatorluğunun başına geçen Konstantin kendisine Kutsal Kitap getirene ödül vaat edince yirmi dört saat içinde kendisine elli nüsha ulaştırılmıştır! Daha sonra aynı Kitap ve Hıristiyanlık inancı Roma imparatorluğunun resmi dini olarak yükseltilmiştir!

Sadece mantıksal kanıtlar değil, arkeolojik kanıtlar da, elimizde bulunan Kutsal Kitap'ın değiştirilmediğini onaylamaktadır.

 

Örneğin "yüzyılın en büyük buluşu" nitelenip, "Ölü Deniz Tomarları" denilen Eski Antlaşma'ya ait bulgular şimdiki Kutsal Kitap ile aynıdır. Aynı zamanda "1947 Kumran bulguları" olarak bilinip, yine Eski Antlaşma'ya ait el yazmaları da Eski Antlaşma'nın değiştirilmediğini açıkça onaylamıştır.

 

Yeni Antlaşma'ya, yani Kutsal Kitap'ın ikinci kesimi İncil'e gelince yine birçok arkeolojik buluş elimizde bulunan metinlerin sağlamlığını kanıtlamıştır. Örneğin; M. S. 130-140 ve 400 yıllarına dayanan İncil'in el yazmaları bulguları elimizde bulunan İncil metinleriyle aynıdır. Eğer herhangi bir bozma veya değiştirme söz konusu olsaydı, Hıristiyanlık öncesine ve hemen sonrasına ait bu Kutsal Kitap bulguları elimizde bulunan metinlerle mantıksal olarak çelişki içinde bulunacaktı! Ama bu böyle değildir.

 

Yale Üniversitesi profesörlerin den Miller BURROWS’un dediği gibi:

"Arkeolojinin ortaya çıkarttığı deliller, yüzyılların ötesinden elimize geçmiş olan metnin doğruluğuna olan güvenimizi daha da güçlendirmektedir. Yine arkeoloji bize önemsiz bazı değişiklikler bir yana sözcüklerin bile olağanüstü bir doğrulukla günümüze geldiğini göstermektedir. ".

Bunların dışında, tarihte kilise pederleri olarak bilinip, Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarında yaşamış olan ilk Mesih İnanlılarının elimize geçen yazılarında rastladığımız Kutsal Kitap alıntıları da bir kere daha elimizde bulunan Kutsal Kitap'ın sağlamlığını Kutsal Kitap veya İncil'den ayetleri ve yerleriyle gösterebiliriz.

Bunlardan daha önemlisi, Kutsal Kitap'ın bu şekilde tahrif edildiğini ileri sürmek, aslında bizzat Tanrı'nın karakter ve kişiliğini yermek demektir! Yalan söylemeyen Tanrı, kendi Sözü'nün sonsuzlara değin duracağını ve asla değiştirilmeyeceğini vurgular:

"Her canlı varlık tıpkı ot gibidir ve tüm yüceliği otun çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği yere düşer. Ama Rab'bin Sözü sonsuz çağlar boyunca kalır." (1Pet.1:24-25).

"RABBİN kitabında araştırın ve okuyun; Bunlardan hiçbir şey noksan kalmayacak, hiçbirinin eşi eksilmeyecek; çünkü O'nun ağzı emretti ve O'nun Ruh'u onları topladı." (İş. 34:16).

"Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır." (Mat.25:35 Bkz. Sül.Mes.30:6 Esin. 22:19).

İncil'in bir kitap olarak, yazılı şekilde bozulduğuna ilişkin Kuran'da hiçbir beyan olmamasına rağmen özellikle müslüman dostlarımızın İncil'in değiştirildiğini ileri sürmeleri de oldukça tuhaftır. Kuran İncil'in değişmediğini ve aslını tamamen koruduğunu şu ayetlerdeki beyanıyla açıkça kanıtlamaktadır: (Bkz. Sure 2:136; 5:44,46; 3:3,93; 5:68-70; 6:34,91; 10:64).

Evet, elimizde tuttuğumuz Kutsal Kitap sağlam ve güvenilirdir ve hiçbir şekilde değiştirilmemiştir! Bu nedenle de onu kendi yaşantımıza sağlam ve güvenilir bir kılavuz olarak alabiliriz. Belki şimdi hemen şu gözlemde bulunacaksınız;

 

"Tamam, Kutsal Kitap belki değişmemiş olabilir, ama ne de olsa, o da senin, benim gibi insanlar tarafından, kafaya estiği gibi yazıldı. Bu nedenle bu kitaba bu kadar önem vermek ve onu kendimize şaşmaz bir kılavuz ve yetki yapmak yanlıştır!".

KUTSAL KİTAP KİM TARAFINDAN VE NASIL KALEME ALINMIŞTIR?

 

Kutsal Kitap'ın insanlar tarafından yazıldığı, bir yerde doğrudur. Bazılarının sandığı gibi o, gökte yazılıp, basılarak insanlığa indirilmemiştir. Fakat yazarların kimliği ve Kutsal Kitap'ı nasıl yazdıklarına gelince, şu asla unutulmamalıdır ki, onlar asla bizler gibi sıradan insan olup, kendi kafalarına estiği gibi Kutsal Kitap'ı kaleme almadılar. Yazarlar kesinkes Tanrı'ya bağlanmış ve O'nun isteği doğrultusunda hareket eden kutsal kişilerdi. Yazdıkları şeyleri de kendi kafalarına estiği gibi değil; şaşmaz yüce Kutsal Ruh'un gözetimi altında kaleme almışlardır. Yazdıkları şeylerin asıl kaynağı doğrudan doğruya Tanrı' dan ileri geliyordu.

 

Elçi Petrus bu konuda şu açıklamada bulunur:

"İlkin şunu bilmelisiniz: Kutsal Kitap’taki, hiçbir peygamberlik Sözü özel bir kişinin yorumu değildir. Çünkü peygam berlik Sözü hiçbir zaman insan isteğiyle ortaya çıkmamıştır. Tersine, Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’dan konuşmuştur" (2Pet.1:20-21, 2Tim. 3: 16; Yer.30:2, Esin. 21:5).

 

Kutsal Kitap Tanrı-insan ortaklığı sonucunda Kutsal Ruh'un yönlendirmesiyle yazılmış, Tanrı'nın kusursuz ve ilham edilmiş kitabıdır. Her ne kadar Kutsal Kitap'ın içinde insanların, meleklerin vs… sözleri aktarılmış olsa da, orijinaldeki her ayeti ve sözü tamamen Tanrısal vahiy altında kaydedilmiştir. Bu nedenle de Kutsal Kitap yalnızca Tanrı'nın sözlerini barındırmaz ama olduğu gibi Tanrı'nın sözüdür de. Vahiy veya esin düşüncesi, Tanrı'nın kendi sözünü Kutsal Ruh aracılığıyla insana iletme veya açıklama etkinliğidir. Bu ilham etkinliği dikte olarak değil, yazarların kimliği, ifade tarzları, içinde bulundukları koşul ve konumları muhafaza edilmiş bir şekilde gerçekleşmiştir.

 

Kutsal Kitap yazarları hiç tereddüt etmeden büyük bir güvenlikle 'Yahve Tanrı şöyle diyor' ve 'Tanrı bana dedi' gibi ifadeleri kullanıyorlardı. Elçi Pavlus da bu düşünceyi şöyle dile getirmektedir

"Tanrı sözünü bizden işitip kabul ettiğiniz zaman bunu insan sözü olarak değil, gerçekte olduğu gibi, Tanrı sözü olarak benimsediniz." (1.Sel.2:13).

 

İsa Mesih ve öğrencileri de, hizmetleri boyunca sık sık bu kutsal yazılardan alıntılarda bulunarak, bunların Tanrısal kökenliliğini ve güvenilirliğini onaylamışlardır (Mat. 4:4; 19:4; Mark. 2:36; Elçi 2:25; Luk. 24:25-27, 44).

 

Gelecekteki, özellikle uzak gelecekteki olayları açıkça, çekinmeden söyleyecek çok az kimse vardır. Hatta hava tahminleri bile bilimsel hesaplara dayandığı halde bir gün sonraki havanın tahmini her zaman doğru çıkmıyor. Kutsal Kitap'ın ünü bu alanda doruğuna ulaşır. İçinde çoktan gerçekleşmiş ve yakın bir gelecekte gerçekleşecek olan yüzlerce önbildiri vardır.

 

Kutsal Kitap seneler veya yüzyıllar öncesinden birçok olayın gerçekleşeceğini, imparatorlukların belirip, devrileceğini tüm incelikleriyle peygamberlik etmiş ve bunlar şaşırtıcı bir şekilde aynen gerçekleşmiştir (Tes.18:2, Dan. 2:31;49, Hez.26:37, Mik.1:6 vs.).

 

Kutsal Kitap'ın özellikle Mesih'in doğumu, hizmeti, ölümü, dirilişiyle ilgili önbildirileri ve bunların mükemmel bir şekilde gerçekleşmesi şaşırtıcı olup, bu kitabın Tanrısal kökenliliğini açık bir şekilde gözler önüne serer. Çünkü yalnızca Tanrı geleceği bu denli doğru görüp, bildirmiş ve gerçekleştirmiş olabilir (İş.7:14, Mat.1:23, Mik.5: 2, Lu. 2:17, Yu.19: 33,37).

Kutsal Kitap'ın tarihsel, bilimsel, coğrafyasal ve tıp alanındaki uygunluğu da şaşırtıcı olup, onun Tanrısal kökenliliğini onaylar.

 

Örneğin modern bilim doğmadan önce Kutsal Kitap'ın yazıldığı dönemlerde dünyamızın şekli ve konumu hakkında her tarafta çarpık görüşler hüküm sürüyordu. Bazılarına göre dünyamız büyük fillerin sırtında veya öküzlerin başında bulunuyormuş ve bunlar başlarını salladığında da depremler meydana geliyormuş! Fakat Newton'dan sonra açık bir şekilde bu fikirlerin yanlış olup dünyanın bir hiçlik üzerinde bulunduğu belli olmuştur.

 

Fakat Tanrı'nın Sözü Kutsal Kitap, Newton'dan asırlar önce dünyamızın bir hiçlik üzerinde asılı olduğunu belirtir:

"Hiçliğin üzerine dünyayı asar." (Eyüb.26:7).

Sadece bu değil, o zamanlarda dünyamızın üçgen, dörtgen veya dümdüz olduğu görüşleri hakîmken Kutsal Kitap dünyanın yuvarlak, daire şeklinde olduğunu, bile bildirmekteydi!

"Dünya dairesi üzerinde oturan O'dur." (İş.40:22).

Hiparküsle başlayan Astronomi ilmi, gökte mevcut olan yıldızların sayısının 1080 tane olduğunu kaydetmiştir. Onyedinci yüzyılda Galileo'nun teleskobu ortaya çıkarmasına kadar da bu sayının yanlışlığı ciddi olarak gösterilemedi. Fakat teleskop sayısız yıldızın uzaya serpilmiş olduğunu ortaya çıkardı. Oysa Kutsal Kitap yüzlerce yıl önce gökteki yıldızların sayısını kum taneciklerinin sayısıyla bir tutuyordu! (Tek.15:5, 22: 17).

 

O zamanlarda egemen olan çarpık görüşlere rağmen Kutsal Kitap bu ve buna benzer daha başka birçok bilimsel konularda tam ve doğru bilemezdi.Kutsal Kitap yüzlerce yıl önce gökteki yıldızların sayısını kum taneciklerinin sayısıyla bir tutuyordu! (Tek.15:5, 22: 17).

Kutsal Kitap’ın içinde sözü edilen o zamanki halk, bölge, yer, isim, ünvan, kültür ve tarihle ilgili verilerin gerçekliği de zamanımızın arkeologları tarafından onaylanmış olup, açıkça onun güvenilirliğini göstermektedir.

 

Örneğin eleştirmenler uzun bir zaman Tevrat kitabında sözü geçen Hitit kavmı konusunda Kutsal Kitap'ı eleştirmişlerdir. Çünkü bu kavmdan yalnızca Kutsal Kitap'ın söz edip, diğer kaynakların söz etmemesi eleştirmenleri bunun Kutsal Kitap'ın bir uydurması olduğunu ileri sürmeye sevk etti. Ama şimdiki Türk topraklarında onlara ait çok sayıda heykelcikler ve tabletler bulununca bu eleştirmenler ağızlarını kapatıp Kutsal Kitap kayıtlarının sağlamlığını bir kez daha gördüler.

 

Bunların dışında Kutsal Kitap’ın olayları abartmadan, olumlu veya olumsuz yönleriyle, olduğu gibi yansıtması da onun güvenilirliğini doğrular.

 

Örneğin: Tanrı halkının tarihi anlatılırken hep başarı ve yengilerinden söz edilip yüceltilmemekte, fakat günahları, başarısızlıkları ve yenilgileri de aktarılmaktadır. Eğer insan esinli, milli bir kitap olsaydı yazarlar, zayıf yönlerini gizleyip, sadece halkını onurlandıran olayları nakledeceklerdi.

Kutsal Kitap'ın kendi kendisiyle mükemmel uygunluğu da onun Tanrı Sözü olduğunu gösterir. Kutsal Kitap, farklı kültür, yapı ve konuma sahip kırk ayrı yazar tarafından, farklı yer ve zamanlarda yazılmasına rağmen, ilettiği mesaj ve görüşlerde tam bir birlik ve uyumluluk içindedir.

 

Bu kitabın gerisinde Tanrı bulunmasaydı böyle bir uyumluluk mümkün olmayacaktı. 

 

 Bir başka kanıt da, onun zamanımızda hâlâ aktüel olması ve insan yaşamını köklü bir şekilde etkileyip, değiştirme gücüdür. Unutmayalım ki, Kutsal Kitap, sayısız saldırılara maruz kalmış, ama bütün bunlara rağmen yok edilememiştir.

 

 Eski milletlerin dinsel içerikli bir sürü kitapları tarihin sayfalarına gömülüp, kaybolmuşken Kutsal Kitap'ın binlerce el yazılı nüshaları zamanımıza dek korunmuştur.

 

Tarih boyunca ortaya çıkan imparatorluklar, yönetim şekilleri, yüksek eleştirmenler, alaycılar, bilimciler onun gerçekliğini ve güvenilirliğini çürütmeye çalışıp, onu ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Ama bütün bu saldırılara rağmen o, yıkılmaksızın durmuş ve onun içerdiği hiçbir gerçek çürütülememiştir.

 

Daha da ötesi tarih boyunca biriken deliller onun gerçekliğini ve güvenilirliğini daha fazla onaylamıştır. Zamanımızın en fazla dile çevrilen, en aktüel kitabı Kutsal Kitap'tır. Tam veya kısmî olarak toplam 2197 dil ve lehçeye çevrilmiştir.

 

 Kutsal Kitap, Guinness Rekorlar Kitap'ında en fazla dilde basılıp, yayılan kitap olarak daima baş yeri tutmaktadır. Günümüzde acaba kim elli veya yüz sene öncesine ait bir bilim veya tıp kitabının önerilerini uygulamaya cüret edebilir?

 

 Kutsal Kitap bugün milyonlarca kişi tarafından okunmakta ve güvenle izlenmektedir. Milyonlarca kişinin bozuk, anlamdan yoksun yaşamı, Kutsal Kitap'ın açıkladığı gerçekler sayesinde değişmiş, anlam kazanmıştır.

 

O, gerçekten de insanlık tarihini en fazla etkileyen şahane bir Tanrısal yapıttır. Kutsal Kitap'ın böyle etkin ve aktüel oluşu, onun insan sözü değil, Tanrı Sözü olduğunun başka deneysel bir kanıtıdır.

KUTSAL KİTAP NEDİR?

 

İngilizce, Fransızca, Almanca ve orjinal dilde 'Bible' adıyla bilinen Kutsal Kitap, kelime anlamıyla 'kitapçıklar' demektir. Gerçekte Kutsal Kitap yaklaşık kırk kişi tarafından yazılmış ve 66 küçük kitapçıklardan oluşan bir koleksiyondur.

Eski ve Yeni Antlaşma olarak bilinen tüm Kutsal Kitap 1600 sene zarfında kaleme alınmıştır. Kutsal Kitap’ın yazımı ilk olarak M. Ö. 1500 yıllarında Musa ile başlamış ve M. S. 90’lı yıllarda da Vahiy veya Esinleme kitabıyla da sonuçlanmıştır.

 

Şüphesiz peygamber ve elçilerin eliyle yazılmış ilk orjinaller günümüzde mevcut değildir. (Kuran'ın da ilk yazılan orjinali mevcut değildir). Kaya parçaları, deri, parşömen ve papirüsler üzerine kaydedilmiş olarak bulunan ilk yazılar, aylar ve senelerce sürüp, büyük bir itina ve özenle yapılan kopyalama yoluyla çoğaltılarak zamanımıza dek güvenle muhafaza edilmiştir.

 

Kutsal Kitap'ın ilk matbaa basımı Johann Gutenberg tarafından 15'inci yüzyılda basılmıştır. 39 kitapçıktan oluşan Eski Antlaşma'nın tümü (Aramice yazılan küçük bir bölümün dışında) İbranice dilinde yazılmıştır. 27 kitapçıktan meydana gelip, İncil olarak bilinen Yeni Antlaşma ise olduğu gibi Yunanca yazılmıştır.

 

Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabı İsa Mesih’in yaşamı, öğretileri, işleri, ölümü ve dirilişini farklı açılardan işlemektedir. Bunlar 'müjde', 'iyi veya hoş haber' anlamına gelen 'İncil' olarak bilinir. İsa Mesih'in dünyaya gelişi, ölümü ve dirilişi biz insanlığın kurtuluşu ve yararı için olduğundan buna 'İyi Haber' veya 'İncil' denilmiştir.

 

Elçiler'in İşleri kitabı ilk kilisenin nasıl oluştuğunu ve nasıl dünyanın en uzak bölgelerine kadar yayıldığını anlatır. Bundan sonra özellikle Pavlus ve Mesih'in diğer elçileri tarafından yazılan mektuplar vardır ki, bu mektuplarda imanlıların olgunlaşmasına yardım eden bir sürü öğüt, talim, uyarılar vs… bulunur. En son Esinleme kitabıysa bizlere gelecekte neler olacağını ve her şeyin nasıl Tanrı'nın iradesi doğrultusunda sonuçlanacağını sembolik bir dille açıklar.

Kutsal Kitap’ın kanonluğu veya yetkisi daha ilk yüzyıllarda tamamen kabul edilmişti. Çoklarınca benimsenmiş olan İncil'lerin M.S. 325'te düzenlenen İznik konseyince kanon olarak kabul edildiği ve diğer binlerce incillerin de tahrip edildiği görüşü tamamen yanlıştır.

 

İznik konseyinin başlıca amacı hangi İncil'in kabul edilip edilmemesi değil; Ariyus adlı bir kilise önderinin İsa Mesih hakkında ileri sürdüğü sapık görüşleri bertaraf etmekti.