KUTSAL KİTAP
HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN GERÇEKLER
Bu kısa yaşam yolculuğumuzda, kendi
kendimize sorduğumuz temel soruların yanıtını bulup, yaşamımızı daha anlamlı ve
mutlu kılmak için her birimizin güvenilir ve sağlam bir kılavuza gereksinimi
olduğu bir gerçektir.
Zamanımızda birçok insan kendine kılavuz
olarak çeşitli felsefe, bilim, akılcılık, içsel ses, kişisel deneyimler,
hümanizm, papa, papaz gibi dinsel veya dinsel olmayan sistemleri kabul etmiş
olup, yaşamını bunlara göre yönlendirmeye çalışmaktadır.
Fakat bizler bugün biraz durup kendi
kendimize sormamız gerekir; Acaba bunlar sağlam ve güvenilir kılavuzlar mıdır?
Yaşam ve inançlarımızı gerçekten de bu ölçü veya kılavuzlara göre güvenle
yönlendirebilir miyiz?
Hemen belirtelim ki, her ne kadar bu
sistemlerde yararlı ve güzel şeyler varsa da, sürekli değişken olduklarından ne
yazık ki, yaşamımıza ve kendi kendimize sorduğumuz temel sorulara yanıt vermekte
yeterli ve güvenilir ölçü olamazlar.
İnsanlık tarihimiz bunun açık bir
kanıtı veya örneğidir. O halde bu kadar karışık sistem ve olgular içinden neyi
ve kimi kendimize güvenilir bir kılavuz olarak seçmeliyiz?
Gerçeği yanılgıdan ayırt edebilmemize,
yaşam ve inançlarımızı güvenilir bir şekilde belirlememize yardım eden sağlam
bir ölçü veya kılavuz var mıdır?
Yanlış kılavuzları izlemenin yıkıcı
sonuçlarını hepimiz çok iyi biliriz. Bilge peygamber Süleyman'ın vurguladığı
gibi; "Yol vardır ki, insana doğru görünür, ama sonu
ölüm yollarıdır." (Sül. Mes.14:12).
İsa Mesih de başka bir yerde "Kör köre kılavuzluk edebilir mi? Her ikisi de çukura düşmez
mi?" der (Lu.6:39).
Daha önce belirtmiş olduğumuz gibi soru ve
arayışlarımızın tek kalıcı yanıtı ve çözümü yalnızca Tanrı'da ve O'nun sözü olan
Kutsal Kitap'tadır. Kutsal Kitap bizzat Yaratıcımız Tanrı'nın ilham edilmiş sözü
olduğundan, yaşamımızı yönlendirmede, gerçeği yanlıştan ayırt etmede ve
inançlarımızın belirlenmesinde bizlerin tek güvenilir ölçütü ve kılavuzu
olmalıdır. Belki buna hemen şu karşılıkta bulunacaksın; "Yook, bu asla olamaz.
Kutsal Kitap Hıristiyanlar tarafından bozulup, değiştirilmiştir. O gerçek İncil
değildir. Ona güvenemeyiz! vs…".
Bu görüş zamanımızda oldukça yaygındır.
Ama bizler aydın kişiler olarak biraz durmalı ve düşünmeliyiz: Bu iddiaların
aslı var mıdır? İncil gerçekten değiştirilmiş, bozulmuş mudur? Buna herhangi bir
objektif kanıt var mıdır?
KUTSAL KİTAP
BOZULMUŞ OLABİLİR Mİ?
Yok arkadaşım, bu bir yalandır! Kutsal
Kitap bozulmadı, bozulamaz da. Bu yalnızca bir varsayım olup, bu görüşü
doğrulayacak hiçbir kanıt yoktur. Eğer bu düşünceyi savunanlara: bu bozulma,
tahrif eyleminin ne zaman, nerede, kim tarafından ve ne maksatla yapıldığını
sorarsanız açık bir şekilde göreceksiniz ki, bunlara tutarlı ve sağlam bir yanıt
verilememektedir ve ileri sürülen tezlerin hiçbiri de tarihsel gerçeklerin ışığı
altında tutunamamaktadır.
Fakat bu tezin tam tersine, Kutsal
Kitap'ın hiçbir zaman değiştirilmediğini gösteren bir sürü tarihsel, mantıksal
ve dinsel kanıtlar bulunmaktadır.
Önce mantıksal kanıt olarak kabul
etmeliyiz ki, böyle bir bozma, tahrif eylemi olanaksızdır. Düşünün bir kere,
Hıristiyanlık inancı ve İncil'in sayısız el yazmaları her tarafa ulaşıp,
yayılmasından ve hatta ezbere öğrenilmesinden sonra, nasıl olabilir de ortaya
çıkan bir kaç kalpazan, her tarafa yayılmış bütün bu nüshaları en sonuncusuna
dek toplayabilir ve ardından da sahte bir İncil yazıp, "işte gerçek kitap budur"
diyebilir?! Bu hem mantıksız hem de olanaksız bir şeydir! Böyle bir şey, bırakın
birkaç kalpazanı, hükümetler tarafından tertiplense bile başarılamaz.
Örneğin M.S. 303 yılında Roma imparatoru
Dioclétien de ülkesindeki Kutsal Kitap’ların tümünün yakılıp, yok edilmesini
buyurmuş ve birkaç yıl sonra da bütün İncilleri yok ettim diye kendi kendine
övgüler yağdırmıştır. Fakat ilginç olan şey bundan birkaç yıl sonra Roma
imparatorluğunun başına geçen Konstantin kendisine Kutsal Kitap getirene ödül
vaat edince yirmi dört saat içinde kendisine elli nüsha ulaştırılmıştır! Daha
sonra aynı Kitap ve Hıristiyanlık inancı Roma imparatorluğunun resmi dini olarak
yükseltilmiştir!
Sadece mantıksal kanıtlar değil,
arkeolojik kanıtlar da, elimizde bulunan Kutsal Kitap'ın değiştirilmediğini
onaylamaktadır.
Örneğin "yüzyılın en büyük buluşu"
nitelenip, "Ölü Deniz Tomarları" denilen Eski Antlaşma'ya ait bulgular şimdiki
Kutsal Kitap ile aynıdır. Aynı zamanda "1947 Kumran bulguları" olarak bilinip,
yine Eski Antlaşma'ya ait el yazmaları da Eski Antlaşma'nın değiştirilmediğini
açıkça onaylamıştır.
Yeni Antlaşma'ya, yani Kutsal Kitap'ın
ikinci kesimi İncil'e gelince yine birçok arkeolojik buluş elimizde bulunan
metinlerin sağlamlığını kanıtlamıştır. Örneğin; M. S. 130-140 ve 400 yıllarına
dayanan İncil'in el yazmaları bulguları elimizde bulunan İncil metinleriyle
aynıdır. Eğer herhangi bir bozma veya değiştirme söz konusu olsaydı,
Hıristiyanlık öncesine ve hemen sonrasına ait bu Kutsal Kitap bulguları elimizde
bulunan metinlerle mantıksal olarak çelişki içinde bulunacaktı! Ama bu böyle
değildir.
Yale Üniversitesi profesörlerin den Miller
BURROWS’un dediği gibi:
"Arkeolojinin ortaya çıkarttığı deliller,
yüzyılların ötesinden elimize geçmiş olan metnin doğruluğuna olan güvenimizi
daha da güçlendirmektedir. Yine arkeoloji bize önemsiz bazı değişiklikler bir
yana sözcüklerin bile olağanüstü bir doğrulukla günümüze geldiğini
göstermektedir. ".
Bunların dışında, tarihte kilise pederleri olarak bilinip,
Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarında yaşamış olan ilk Mesih İnanlılarının elimize
geçen yazılarında rastladığımız Kutsal Kitap alıntıları da bir kere daha
elimizde bulunan Kutsal Kitap'ın sağlamlığını Kutsal Kitap veya İncil'den
ayetleri ve yerleriyle gösterebiliriz.
Bunlardan daha önemlisi, Kutsal Kitap'ın
bu şekilde tahrif edildiğini ileri sürmek, aslında bizzat Tanrı'nın karakter ve
kişiliğini yermek demektir! Yalan söylemeyen Tanrı, kendi Sözü'nün sonsuzlara
değin duracağını ve asla değiştirilmeyeceğini vurgular:
"Her canlı varlık
tıpkı ot gibidir ve tüm yüceliği otun çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçeği yere
düşer. Ama Rab'bin Sözü sonsuz çağlar boyunca kalır."
(1Pet.1:24-25).
"RABBİN kitabında
araştırın ve okuyun; Bunlardan hiçbir şey noksan kalmayacak, hiçbirinin eşi
eksilmeyecek; çünkü O'nun ağzı emretti ve O'nun Ruh'u onları
topladı." (İş. 34:16).
"Gök ve yer
ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır."
(Mat.25:35 Bkz. Sül.Mes.30:6 Esin. 22:19).
İncil'in bir kitap olarak, yazılı şekilde
bozulduğuna ilişkin Kuran'da hiçbir beyan olmamasına rağmen özellikle müslüman
dostlarımızın İncil'in değiştirildiğini ileri sürmeleri de oldukça tuhaftır.
Kuran İncil'in değişmediğini ve aslını tamamen koruduğunu şu ayetlerdeki
beyanıyla açıkça kanıtlamaktadır: (Bkz. Sure 2:136; 5:44,46; 3:3,93; 5:68-70;
6:34,91; 10:64).
Evet, elimizde tuttuğumuz Kutsal Kitap
sağlam ve güvenilirdir ve hiçbir şekilde değiştirilmemiştir! Bu nedenle de onu
kendi yaşantımıza sağlam ve güvenilir bir kılavuz olarak alabiliriz. Belki şimdi
hemen şu gözlemde bulunacaksınız;
"Tamam, Kutsal Kitap belki değişmemiş
olabilir, ama ne de olsa, o da senin, benim gibi insanlar tarafından, kafaya
estiği gibi yazıldı. Bu nedenle bu kitaba bu kadar önem vermek ve onu kendimize
şaşmaz bir kılavuz ve yetki yapmak yanlıştır!".
KUTSAL KİTAP
KİM TARAFINDAN VE NASIL KALEME ALINMIŞTIR?
Kutsal Kitap'ın insanlar tarafından
yazıldığı, bir yerde doğrudur. Bazılarının sandığı gibi o, gökte yazılıp,
basılarak insanlığa indirilmemiştir. Fakat yazarların kimliği ve Kutsal Kitap'ı
nasıl yazdıklarına gelince, şu asla unutulmamalıdır ki, onlar asla bizler gibi
sıradan insan olup, kendi kafalarına estiği gibi Kutsal Kitap'ı kaleme
almadılar. Yazarlar kesinkes Tanrı'ya bağlanmış ve O'nun isteği doğrultusunda
hareket eden kutsal kişilerdi. Yazdıkları şeyleri de kendi kafalarına estiği
gibi değil; şaşmaz yüce Kutsal Ruh'un gözetimi altında kaleme almışlardır.
Yazdıkları şeylerin asıl kaynağı doğrudan doğruya Tanrı' dan ileri geliyordu.
Elçi Petrus bu konuda şu açıklamada
bulunur:
"İlkin şunu
bilmelisiniz: Kutsal Kitap’taki, hiçbir peygamberlik Sözü özel bir kişinin
yorumu değildir. Çünkü peygam berlik Sözü hiçbir zaman insan isteğiyle ortaya
çıkmamıştır. Tersine, Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’dan
konuşmuştur" (2Pet.1:20-21, 2Tim. 3: 16; Yer.30:2, Esin.
21:5).
Kutsal Kitap Tanrı-insan ortaklığı
sonucunda Kutsal Ruh'un yönlendirmesiyle yazılmış, Tanrı'nın kusursuz ve ilham
edilmiş kitabıdır. Her ne kadar Kutsal Kitap'ın içinde insanların, meleklerin
vs… sözleri aktarılmış olsa da, orijinaldeki her ayeti ve sözü tamamen
Tanrısal vahiy altında kaydedilmiştir. Bu nedenle de Kutsal Kitap yalnızca
Tanrı'nın sözlerini barındırmaz ama olduğu gibi Tanrı'nın sözüdür de. Vahiy
veya esin düşüncesi, Tanrı'nın kendi sözünü Kutsal Ruh aracılığıyla insana
iletme veya açıklama etkinliğidir. Bu ilham etkinliği dikte olarak değil,
yazarların kimliği, ifade tarzları, içinde bulundukları koşul ve konumları
muhafaza edilmiş bir şekilde gerçekleşmiştir.
Kutsal Kitap yazarları hiç tereddüt
etmeden büyük bir güvenlikle 'Yahve Tanrı şöyle diyor' ve 'Tanrı bana dedi' gibi
ifadeleri kullanıyorlardı. Elçi Pavlus da bu düşünceyi şöyle dile
getirmektedir
"Tanrı sözünü
bizden işitip kabul ettiğiniz zaman bunu insan sözü olarak değil, gerçekte
olduğu gibi, Tanrı sözü olarak benimsediniz."
(1.Sel.2:13).
İsa Mesih ve öğrencileri de, hizmetleri
boyunca sık sık bu kutsal yazılardan alıntılarda bulunarak, bunların Tanrısal
kökenliliğini ve güvenilirliğini onaylamışlardır (Mat. 4:4; 19:4; Mark. 2:36;
Elçi 2:25; Luk. 24:25-27, 44).
Gelecekteki, özellikle uzak gelecekteki
olayları açıkça, çekinmeden söyleyecek çok az kimse vardır. Hatta hava
tahminleri bile bilimsel hesaplara dayandığı halde bir gün sonraki havanın
tahmini her zaman doğru çıkmıyor. Kutsal Kitap'ın ünü bu alanda doruğuna ulaşır.
İçinde çoktan gerçekleşmiş ve yakın bir gelecekte gerçekleşecek olan yüzlerce
önbildiri vardır.
Kutsal Kitap seneler veya yüzyıllar
öncesinden birçok olayın gerçekleşeceğini, imparatorlukların belirip,
devrileceğini tüm incelikleriyle peygamberlik etmiş ve bunlar şaşırtıcı bir
şekilde aynen gerçekleşmiştir (Tes.18:2, Dan. 2:31;49, Hez.26:37, Mik.1:6 vs.).
Kutsal Kitap'ın özellikle Mesih'in doğumu,
hizmeti, ölümü, dirilişiyle ilgili önbildirileri ve bunların mükemmel bir
şekilde gerçekleşmesi şaşırtıcı olup, bu kitabın Tanrısal kökenliliğini açık bir
şekilde gözler önüne serer. Çünkü yalnızca Tanrı geleceği bu denli doğru görüp,
bildirmiş ve gerçekleştirmiş olabilir (İş.7:14, Mat.1:23, Mik.5: 2, Lu. 2:17,
Yu.19: 33,37).
Kutsal Kitap'ın tarihsel, bilimsel,
coğrafyasal ve tıp alanındaki uygunluğu da şaşırtıcı olup, onun Tanrısal
kökenliliğini onaylar.
Örneğin modern bilim doğmadan önce Kutsal
Kitap'ın yazıldığı dönemlerde dünyamızın şekli ve konumu hakkında her tarafta
çarpık görüşler hüküm sürüyordu. Bazılarına göre dünyamız büyük fillerin
sırtında veya öküzlerin başında bulunuyormuş ve bunlar başlarını salladığında da
depremler meydana geliyormuş! Fakat Newton'dan sonra açık bir şekilde bu
fikirlerin yanlış olup dünyanın bir hiçlik üzerinde bulunduğu belli olmuştur.
Fakat Tanrı'nın Sözü Kutsal Kitap,
Newton'dan asırlar önce dünyamızın bir hiçlik üzerinde asılı olduğunu belirtir:
"Hiçliğin üzerine
dünyayı asar." (Eyüb.26:7).
Sadece bu değil, o zamanlarda dünyamızın
üçgen, dörtgen veya dümdüz olduğu görüşleri hakîmken Kutsal Kitap dünyanın
yuvarlak, daire şeklinde olduğunu, bile bildirmekteydi!
"Dünya dairesi
üzerinde oturan O'dur." (İş.40:22).
Hiparküsle başlayan Astronomi ilmi, gökte
mevcut olan yıldızların sayısının 1080 tane olduğunu kaydetmiştir. Onyedinci
yüzyılda Galileo'nun teleskobu ortaya çıkarmasına kadar da bu sayının yanlışlığı
ciddi olarak gösterilemedi. Fakat teleskop sayısız yıldızın uzaya serpilmiş
olduğunu ortaya çıkardı. Oysa Kutsal Kitap yüzlerce yıl önce gökteki yıldızların
sayısını kum taneciklerinin sayısıyla bir tutuyordu! (Tek.15:5, 22: 17).
O zamanlarda egemen olan çarpık görüşlere
rağmen Kutsal Kitap bu ve buna benzer daha başka birçok bilimsel konularda tam
ve doğru bilemezdi.Kutsal Kitap yüzlerce yıl önce gökteki yıldızların sayısını
kum taneciklerinin sayısıyla bir tutuyordu! (Tek.15:5, 22: 17).
Kutsal Kitap’ın içinde sözü edilen o
zamanki halk, bölge, yer, isim, ünvan, kültür ve tarihle ilgili verilerin
gerçekliği de zamanımızın arkeologları tarafından onaylanmış olup, açıkça onun
güvenilirliğini göstermektedir.
Örneğin eleştirmenler uzun bir zaman
Tevrat kitabında sözü geçen Hitit kavmı konusunda Kutsal Kitap'ı
eleştirmişlerdir. Çünkü bu kavmdan yalnızca Kutsal Kitap'ın söz edip, diğer
kaynakların söz etmemesi eleştirmenleri bunun Kutsal Kitap'ın bir uydurması
olduğunu ileri sürmeye sevk etti. Ama şimdiki Türk topraklarında onlara ait çok
sayıda heykelcikler ve tabletler bulununca bu eleştirmenler ağızlarını kapatıp
Kutsal Kitap kayıtlarının sağlamlığını bir kez daha gördüler.
Bunların dışında Kutsal Kitap’ın olayları
abartmadan, olumlu veya olumsuz yönleriyle, olduğu gibi yansıtması da onun
güvenilirliğini doğrular.
Örneğin: Tanrı halkının tarihi
anlatılırken hep başarı ve yengilerinden söz edilip yüceltilmemekte, fakat
günahları, başarısızlıkları ve yenilgileri de aktarılmaktadır. Eğer insan
esinli, milli bir kitap olsaydı yazarlar, zayıf yönlerini gizleyip, sadece
halkını onurlandıran olayları nakledeceklerdi.
Kutsal Kitap'ın kendi kendisiyle mükemmel
uygunluğu da onun Tanrı Sözü olduğunu gösterir. Kutsal Kitap, farklı kültür,
yapı ve konuma sahip kırk ayrı yazar tarafından, farklı yer ve zamanlarda
yazılmasına rağmen, ilettiği mesaj ve görüşlerde tam bir birlik ve uyumluluk
içindedir.
Bu kitabın gerisinde Tanrı bulunmasaydı
böyle bir uyumluluk mümkün olmayacaktı.
Bir başka kanıt da, onun zamanımızda hâlâ
aktüel olması ve insan yaşamını köklü bir şekilde etkileyip, değiştirme gücüdür.
Unutmayalım ki, Kutsal Kitap, sayısız saldırılara maruz kalmış, ama bütün
bunlara rağmen yok edilememiştir.
Eski milletlerin dinsel içerikli bir
sürü kitapları tarihin sayfalarına gömülüp, kaybolmuşken Kutsal Kitap'ın
binlerce el yazılı nüshaları zamanımıza dek korunmuştur.
Tarih boyunca ortaya çıkan
imparatorluklar, yönetim şekilleri, yüksek eleştirmenler, alaycılar, bilimciler
onun gerçekliğini ve güvenilirliğini çürütmeye çalışıp, onu ortadan kaldırmayı
hedeflemiştir. Ama bütün bu saldırılara rağmen o, yıkılmaksızın durmuş ve onun
içerdiği hiçbir gerçek çürütülememiştir.
Daha da ötesi tarih boyunca biriken
deliller onun gerçekliğini ve güvenilirliğini daha fazla onaylamıştır.
Zamanımızın en fazla dile çevrilen, en aktüel kitabı Kutsal Kitap'tır. Tam veya
kısmî olarak toplam 2197 dil ve lehçeye çevrilmiştir.
Kutsal Kitap, Guinness Rekorlar
Kitap'ında en fazla dilde basılıp, yayılan kitap olarak daima baş yeri
tutmaktadır. Günümüzde acaba kim elli veya yüz sene öncesine ait bir bilim veya
tıp kitabının önerilerini uygulamaya cüret edebilir?
Kutsal Kitap bugün milyonlarca kişi
tarafından okunmakta ve güvenle izlenmektedir. Milyonlarca kişinin bozuk,
anlamdan yoksun yaşamı, Kutsal Kitap'ın açıkladığı gerçekler sayesinde değişmiş,
anlam kazanmıştır.
O, gerçekten de insanlık tarihini en fazla
etkileyen şahane bir Tanrısal yapıttır. Kutsal Kitap'ın böyle etkin ve aktüel
oluşu, onun insan sözü değil, Tanrı Sözü olduğunun başka deneysel bir kanıtıdır.
KUTSAL KİTAP
NEDİR?
İngilizce, Fransızca, Almanca ve orjinal
dilde 'Bible' adıyla bilinen Kutsal Kitap, kelime anlamıyla 'kitapçıklar'
demektir. Gerçekte Kutsal Kitap yaklaşık kırk kişi tarafından yazılmış ve 66
küçük kitapçıklardan oluşan bir koleksiyondur.
Eski ve Yeni Antlaşma olarak bilinen tüm
Kutsal Kitap 1600 sene zarfında kaleme alınmıştır. Kutsal Kitap’ın yazımı ilk
olarak M. Ö. 1500 yıllarında Musa ile başlamış ve M. S. 90’lı yıllarda da Vahiy
veya Esinleme kitabıyla da sonuçlanmıştır.
Şüphesiz peygamber ve elçilerin eliyle
yazılmış ilk orjinaller günümüzde mevcut değildir. (Kuran'ın da ilk yazılan
orjinali mevcut değildir). Kaya parçaları, deri, parşömen ve papirüsler üzerine
kaydedilmiş olarak bulunan ilk yazılar, aylar ve senelerce sürüp, büyük bir
itina ve özenle yapılan kopyalama yoluyla çoğaltılarak zamanımıza dek güvenle
muhafaza edilmiştir.
Kutsal Kitap'ın ilk matbaa basımı Johann
Gutenberg tarafından 15'inci yüzyılda basılmıştır. 39 kitapçıktan oluşan Eski
Antlaşma'nın tümü (Aramice yazılan küçük bir bölümün dışında) İbranice dilinde
yazılmıştır. 27 kitapçıktan meydana gelip, İncil olarak bilinen Yeni Antlaşma
ise olduğu gibi Yunanca yazılmıştır.
Yeni Antlaşma'nın ilk dört kitabı İsa
Mesih’in yaşamı, öğretileri, işleri, ölümü ve dirilişini farklı açılardan
işlemektedir. Bunlar 'müjde', 'iyi veya hoş haber' anlamına gelen 'İncil' olarak
bilinir. İsa Mesih'in dünyaya gelişi, ölümü ve dirilişi biz insanlığın kurtuluşu
ve yararı için olduğundan buna 'İyi Haber' veya 'İncil' denilmiştir.
Elçiler'in İşleri kitabı ilk kilisenin
nasıl oluştuğunu ve nasıl dünyanın en uzak bölgelerine kadar yayıldığını
anlatır. Bundan sonra özellikle Pavlus ve Mesih'in diğer elçileri tarafından
yazılan mektuplar vardır ki, bu mektuplarda imanlıların olgunlaşmasına yardım
eden bir sürü öğüt, talim, uyarılar vs… bulunur. En son Esinleme kitabıysa
bizlere gelecekte neler olacağını ve her şeyin nasıl Tanrı'nın iradesi
doğrultusunda sonuçlanacağını sembolik bir dille açıklar.
Kutsal Kitap’ın kanonluğu veya yetkisi
daha ilk yüzyıllarda tamamen kabul edilmişti. Çoklarınca benimsenmiş olan
İncil'lerin M.S. 325'te düzenlenen İznik konseyince kanon olarak kabul edildiği
ve diğer binlerce incillerin de tahrip edildiği görüşü tamamen yanlıştır.
İznik konseyinin başlıca amacı hangi
İncil'in kabul edilip edilmemesi değil; Ariyus adlı bir kilise önderinin İsa
Mesih hakkında ileri sürdüğü sapık görüşleri bertaraf etmekti.